Tefrika
Günümüzde “roman” sözcüğünü düşündüğümüzde neredeyse istisnasız olarak yukarıdaki gibi nesneleri hayal ederiz. Çoğumuza göre, roman bir tür “kitap”tır ve “kitap” dışında bir şey olması pek mümkün değildir.
Oysa, romanların ciltlenerek, tek bir “parça” halinde sunulması, bu türün tarihi boyunca süregelen bir durum değildir. Sözlük anlamı “uzun bir eseri parçalara bölerek düzenli aralıklarla gazete ve dergilerde yayımlamak” şeklinde verilebilecek olan “Tefrika” sözcüğü, özellikle Türk Edebiyatı’nda bu türün gelişimini anlamak açısından çok önemlidir.
Tefrika yalnızca roman türü ile alakalı bir kavram değildir. Uzun tiyatro eserleri ve yazı serileri de tefrika edilebilir. Sitemizin odak noktası romanlar olduğundan, bu yazıda kavramı ağırlıklı olarak roman türüne olan bağlantısıyla açıklıyoruz.
Osmanlı Devleti’nin son, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında yayımlanan pek çok eser, aslında tek bir kitap olarak çıkmamış, bu dönemin popüler gazeteleri içinde tefrika edilerek, parça parça sunularak yayımlanmıştır.
Tefrika sözcüğünün anlamı bu açıdan oldukça basit gibi gözükse de, biraz daha detaylı düşünüldüğünde yayımlanma şeklinin de bir eser üzerinde ciddi etkilere sahip olabileceği görülebilir.
Günümüzde bir yazarın, basıldıktan sonra romanını ciddi oranda değiştirmesi mümkün değildir. Roman yayımlanmadan tekrar tekrar okunabilir veya sonradan fark edilen hatalar ve sıkıntılar, ileride yapılan baskılarda düzeltilebilir. Ancak yazarın, romanı bir kez basıldıktan sonra metin üzerinde büyük değişiklikler yapması mümkün olmaz.
Tefrika edilen eserlerde ise, son bölüm yayımlanana kadar, eserin içeriğinde, gidişatında ve yapısında pek çok değişikliğe karar verilebilir. Yazarın olayların kurgusu hakkında fikrini değiştirmesi ve bunları bir sonraki bölüme dahil edebilmesi, roman kurgusunun da aslında baştan sona tamamlanmış bir esere göre çok daha farklı inşa edilmesi anlamına gelir.
Tefrika romanların enteresan bir özelliği, okuyucu tepkilerinin de dikkate alınabilmesi ile alakalıdır. Yazarlar, romanlarını yazmaya devam ettikleri sırada okuyucu tepkilerini görebilirler.
Bu sayede, günümüzdeki yayın mantığında mümkün olmayan pek çok şey tefrika edilen eserlerde karşımıza çıkabilir. Örneğin, okuyucuların istekleri romanın kurgusu içinde yer alabilir, yazar okuyuculardan gelen eleştirilere doğrudan veya dolaylı olarak cevaplar verebilir. Bu konuda yaygın olarak sunulan bir örnek, Tanzimat Edebiyatı’nın en popüler yazarlarından biri olan Ahmet Mithat Efendi’nin, okuyuculardan gelen yoğun istek nedeniyle, sevilen bir karakteri öldürmekten vazgeçmiş olmasıdır.
Romanların kitap olarak basılmasının standart hale geldiği 21. Yüzyılda, bir eserin tefrika edilmesinin nasıl bir durum olduğunu tam olarak anlamanın mümkün olmadığı düşünülebilir.
Fakat, günümüzün popüler E – Kitap sitelerinde ve kişisel bloglarında da, sık sık kendi imkânlarıyla yazdıkları romanları belli aralıklarla yayımlayan yazarlar ile karşılaşabilirsiniz.
Bu durum, modern bir tefrika yapısı olarak gösterilebilir, zira 19. Yüzyılda tefrika edilen bir romanın yazılış süreci ile; bir blog üzerinden, okuyucu yorumlarına açık şekilde yayımlanan bir romanın yazılış süreci arasında pek çok paralellik bulunabilir.